Sürdürülebilir bir gelecek tasarlamak, çevresel ve toplumsal duyarlılığı olan markaların en önemli konularından biri haline geldi. Kimi markalar dönemin trendi, kimisi tüketicinin beklentisi, kimi kaynakların artık yok olmasının çok önemli krizlere yol açacağının bilinciyle hareket etse de iş çevrelerinin ortak kanısı; sürdürülebilirliğin artık tüm stratejik iş planlarında olmazsa olmaz bir yeri olduğu yönünde.
İklim krizi, biyoçeşitliliğin azalması, çevresel kirliliğin artması, kaynakların tükenmesi… Bunların kaçı sizce iş çevrelerini ilgilendiren konular?
Tabii ki yaşadığımız bu dünyayla ilgi her konu olduğu gibi bu konu da hepimizin ve özellikle de kaynak tüketimini gerçekleştiren, karbon emisyonunu en çok yayan şirketlerin sorumluluğunda. Ulaşım, enerji, finans ve ağır sanayi şirketleri karbon emisyonunu azaltmak konusunda bir an önce önlem almak zorunda.
Şirket olarak sürdürülebilirlik anlayışına sahip misiniz, yoksa öyle görünmeye mi çalışıyorsunuz?
Günümüzde yeşil yıkama, greenwashing denilen bir kavram da artık literatürlerde yerini aldı.
Nedir greenwashing?
Greenwashing kavramını "Şirketlerin veya markaların çevresel açıdan sürdürülebilir olmayan çalışmalar yapmasına rağmen kendilerini çevreye duyarlı kurumlar olarak sunması" şeklinde kısaca tanımlayabiliriz. Eminiz bunu yapan farklı markalar aklınıza gelmiştir. Anketler, markaların çevreye duyarlı olmalarının tüketici satın alımlarının çoğunu etkilediğini gösteriyor. Bu da greenwashing yapılmasının giderek artmasına sebep oluyor.
İş planlarınıza sürdürülebilir iş modelleri ekleyin.
Greenwashing’in aksine sürdürülebilir olmadığını bilen ancak iş planlarına kısa ve uzun vadede sürdürülebilir stratejik adımlar koyan şirketler ise bir anda köklü değişiklikler yapamadıklarını, buna rağmen taahhütleri arasında sürdürülebilirlik olduğunu belirterek mış gibi yapmak yerine şeffaf bir strateji izliyor.
Şirketler 2022’den 2025’e ve 2030’a kısa ve uzun vade hedefleri arasında sürdürülebilirlikle ilgili planlarını koyup, her geçen dönem daha yeşil olabilmek için stratejik sağlam adımlar atıyorlar. İş süreçlerinin iklime etkisini azaltmak için plan yapmak ve zararlı etkileri sıfıra indirmek için uygulamalarda bulunmak bu şirketler için önem taşıyor.
Buna göre;
● Karbonsuz iş modelleri
● Toplumsal ve cinsiyet eşitlikçi politikalar
● Çevresel politikalar
● Sürdürülebilirliğe yönelik inovatif çözümler
● Temiz enerji
● Geri ve ileri dönüşüm hamleleri
sürdürülebilirliğe inanmış şirketlerin stratejik iş planlarında yerini almış durumda.
Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim temelli yatırımlara odaklanın!
2010’lu yılların ortasına dek sadece para kazanmak, ne olursa olsun para kazanmak ve büyüme stratejisini yürüten şirketler günümüzde ESG (Environmental, Social and Governance) kısaltmasıyla tanımlanan çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim temelli yatırımlara odaklanıyor. ESG daha belirgin bir iş önceliği haline geldikçe, yeni gelir akışları ve sürdürülebilirlik performanslarını artırmanın etkili yollarını arayan firmalar için de bir büyüme fırsatı olacak.
2021 yılında 26. Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı'nda (COP26) ülkeler, iklim değişikliğine karşı alınacak bir dizi önlemi içeren bir anlaşmayı imzaladı. Sürdürülebilir kalkınmanın uluslar, liderler, işletmeler ve insanlar radikal değişiklikler yapmadıkça elde edilemeyeceği, büyük ölçekli dönüşümsel değişimin şart olduğu bu toplantının sonucunda vurgulandı. Paris İklim Anlaşması ile küresel sıcaklık artışının 2 santigrat derecenin altında tutulması hedefinin karşılanabilmesi için hükümetlerden ve işletmelerden dünya genelinde karbon emisyonunu 2050'ye kadar sıfıra indirilmesi istendi.
Peki şirketler neler yapmalı, hangi aksiyonları almalı?
● Uyumlu ve bilime dayalı emisyon hedefleri konmalı.
● Net sıfır standardına uyumlu hedefler belirlenerek eylem planına geçmeli.
● Operasyon süreçlerinde karbon emisyonları azaltılmalı.
● 1.5 hedefine ulaşmak için çaba sarf etmeli.
● Finans ve sürdürülebilirlik departmanlarının bir arada çalışması sağlanmalı.
● Kurum içinde sürdürülebilirlik ile ilgili kültürü yaratacak bir ortam hazırlamalı.
● Doğa ve çevreye yatırım yaparak, doğaya verilen zararın etkilerini azaltmalı.
● Yenilenebilir enerjiye öncelik vermeli.
● Halkla ilişkiler ekibinin iklim savunuculuğu yaparak güçlü lobiler oluşturmasına olanak
vermeli.
● İklim, dairesellik, doğa, eşitlik, eğitim, refah konularında sürdürülebilir politikalar
oluşturup uygulamalı.
LogD Milk Run Sistemi lojistikte sürdürülebilir yeni bir dönemi başlatıyor…
LogD markası lojistik sektöründe karbon emisyonunu azaltmada firmalar için avantaj sağlıyor. LogD, oluşturduğu inovatif Milk Run Sistemi ile 3R Logistic: Re-cycle (geri dönüşüm), Re-usable (yeniden kullanılabilir), Re-versible (tersine) lojistik uygulamaları kapsıyor.
LogD Milk Run Sistemi ve sistemdeki özel tasarım geri dönüşümün kullanıldığı kutular, kaynak kullanımını azaltıyor böylece şirketlerin ekonomik ve lojistik faaliyetleriyle çevreye verdiği zararı minimize ediyor. Çevre dostu, verimli taşımacılık ve sürdürülebilir tedarik sistemi olarak LogD Milk Run Sistemi, yeşil lojistik için şirketlerin en güçlü ve etkili sürdürülebilir stratejilerinden biri olarak öne çıkıyor. LogD Milk Run Sistemi ile ekolojik, ekonomik ve toplumsal faktörleri göz önüne alarak lojistikte ürünlerin paketlenmesi depolanması ve dağıtımı ile ilgili sürdürülebilir bir yol izliyor ve şirketlerin çevreye verdiği zararın minimuma düşürülmesini sağlıyor.
Unutmayın! Bugün artık çok geç kalmış durumdayız yarın ise telafisi olmayacak bir çevresel iklim krizinin eşiğindeyiz. Sürdürülebilir olmak şart! Ancak şimdiden operasyonlarında çevre risk ve etkilerini azaltmaya, ekolojik etkinliğini geliştirmeye, karlılığı ve pazar iş birlikteliğini örgütsel doğa dostu bir felsefeyle yürütülmesine odaklanan şirketler dünyadaki diğer şirketlerle rekabet edebilecek, aksi halde sistem sürdürülebilir olmayan şirketleri eleyecek.
Siz sürdürülebilirliğin neresinde yer alacaksınız?
Siz şirket olarak üretim, dağıtım, kullanım, yeniden kullanımı, atık azaltımı, geri dönüşüm,
yeniden üretim, yenileştirme, yeşil lojistik, tersine lojistik gibi çeşitli konuları gündeminize
aldınız mı?